Ben Kimim

 
   

29 Ağustos 1921 günü Vecihi ve Basri yaptığı keşif uçuşunda; Yunan kuvvetlerinin motorlu araçlarla takviye edildiğini tespit etmişti.

30 Ağustos 1921 sabahı Sivil Pilot Fazıl ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri'nin yaptığı keşif sonucu; düşmanın Beylikköprü doğusunda, demiryolunun her iki yanında bir Yunan tümeni ve Yıldıztepe bölgesinde ikinci bir Yunan tümeni daha savaşmaktaydı. Beşköprü civarında Yunan istihkâmcıları köprü kurmaktaydı. Sapanca civarında istirahat eden bir Yunan tümeni ve civardı hareket eden motorlu araçlar görülüyordu. İnlerkatrancı'da bir Yunan alayı, Behçecik'te bir tümen, İncirli - Yamak arasında kuzeye doğru yürüyüş halinde bir tümen, Büyük Gökköy bölgesinde üç Yunan tümeni olduğu tespit edilmişti. Aynı gün sabah saat 08.25'de Vecihi İzmir uçağı ile keşif görevine çıktı. Bu keşifte; Yeni Mehmetli'deki sırtların gerisinde iki tabur, Sarı Halil güneyinde bir topçu bataryası, Sivri kasabasına doğru yürümekte olan bir alay, Ilıca köyünün bir kilometre kuzeyinde yürüyüş halinde iki piyade alayı, bunların doğusunda bir piyade taburunun hızla kuzey yönünde ilerlediği görülmüştü.

Akşama doğru saat 18.00'de üçüncü bir keşif daha yapıldı. Keşif sonucu verilen rapora göre; Beylikköprü doğusunda üç alaylık takviyeli bir tümen, Yıldıztepe'de bir tümen, İnlerkatrancı'dan Çakmaklı'ya doğru yürüyen nakliye kolu tespit edildi. Ilıca Köyü'nde yer yer yangın görülüyordu. Sabah Sapanca civarında görülen tümen savaşa katılmıştı. Dikilitaş, Tanburoğlu, Bahçecik, Mangaldağ, Eskikışla, İncirli bölgesinde dört tümen görülüyordu. Daha önce yürüyüş halinde görülen tümen de savaşa katılmıştı.

30 Ağustos 1921 günü yapılan keşifleri Pilot Yüzbaşı Fazıl ve Sivil Pilot Hayrettin ile Rasıt Üsteğmen Bahattin ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri yaptılar.

30 Ağustos 1921 günü Yunan Hava Kuvvetleri de geniş çapta hava keşif faaliyetinde bulundu. Yunan hava keşif raporlarına göre; Türk ordusunun Ankara yönünde çekildiği belirtiliyordu. Böyle bir durum olmadığı halde Yunan Komutanlığı bu keşif raporlarını doğru kabul ederek, bir gün evvel verdiği kararın tam aksine, bütün kolordularına; Türk kuvvetlerinin kuzeye doğru takip edilmesi emrini verdi. Yunan kuvvetleri geri çekilen birliklere değil, tam aksine şiddetle karşı koyan bir Türk savunması ile karşılaştı.

31 Ağustos 1921'de Pilot Yüzbaşı Fazıl İsmet adlı keşif uçağı, Sivil Pilot Vecihi İzmir adlı av uçağı ile keşif yaptılar. Vecihi bir Yunan uçağı gördü, ancak Yunanlı uzaklaştı.

1 Eylül 1921'de Pilot Yüzbaşı Fazıl'ın Rasıt Teğmen Hamdi ile yaptığı keşif uçuşunda; Haymana'daki büyük bir Yunan kuvveti cepheyi yarmak için bütün gücüyle hücum etmekteydi. İkinici sortiyi Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri yaptı. Karşılaştıkları bir Yunan uçağında önce Yunan rasıtı vuruldu, sonra uçak vurularak Katrancı Vadisine düşürüldü. Hava Muharebeleri sırasında iki taraf ateşini kesmiş uçakları seyrediyordu. Sonunda Türk askerleri sevindi. Bu zafer Sivil Pilot Vecihi ile Rasıt Üsteğmen Hasan Basri'nindi.

2 Eylül 1921'de, Vecihi ve Hasan Basri büyük bir Yunan ordugâhını bombaladı. 5 Eylül'de, Vecihi İzmir isimli av uçağı ile keşif yaptı ve düşman hatlarını bombaladı.

6 Eylül 1921'de öğleden sonra yapılan keşif uçuşunda Eski Polatlı'dan Beylikköprü'ye doğru doğru bir Yunan taburu, Bayburt - Sivri yolu üzerinde muhtelif sınıflara ait küçük birlikler, Basriköy batısında iki alay, Beylikköprü'de bir hava meydanı ve bu meydanda dokuz Yunan uçağı tespit edilmişti.

 

(e) Emekli Korgeneral Baki KANDEMİR'in Yazdıkları:

"Yunanlıların, gerek cephede, gerek cephe gerisinde ele geçen esirlerinden alınan bilgiler; Yunan ordusunun yayılma tarzı ile kuvveti hakkında havacıların verdiği bilgileri tamamen doğruluyordu.

30 Ağustos 1921 öğleden evvel ve öğleden sonraki keşifler havacılık için birer ders ve birer örnektir."

 

(f) Sakarya Meydan Savaşı'nda Yapılan Uçuş Ve Sortiler:

Pilot 

İsmet Uçağı

İzmir Uçağı

Toplam Sorti

Yüzbaşı Fazıl

4 8 12

Sivil Vecihi

20 4 24

Sivil Hayrettin

4 -   4
 

Rasıt :

     

Teğmen Hasan Basri

- - 18
Teğmen Hamdi
- -   7

Teğmen Bahattin

- -   3

Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı üzere Sakarya Savaşı'na katılan iki Türk uçağı 18 günde 40 sorti yapmıştı. O günün şartları altında bu uçuşlar büyük bir başarıdır. Bakımlar gece fener ve çıra ışığı altında yapılmış, uçaklar bir sonraki güne hazırlanmıştı. Uçak bölüğünün fedakâr personeli, sayı azlığını nitelik üstünlüğü ile gidermişlerdi.

 

(g) Yunan Kuvvetlerinin Geri Çekilişlerinin Tespiti:

7 Eylül 1921 günü yapılan hava keşfi çok önemliydi. Bayburt -Sivri yolunda iki Yunan alayı vardı. Bayburt'un kuzeyindeki Mahruti tepe bir Yunan alayı tarafından işgal edilmişti. Bu tepenin beş kilometre batısında Beylikköprü'ye doğru küçük Yunan birlikleri yürüyüş halindeydi. Yıldız'dan Kavuncu Köprüsü'ne doğru da yürüyüş halinde küçük Yunan birlikleri görülüyordu. Kavuncu Köprüsü'yle Sakarya Nehri'nin batısında bir Yunan tümeni vardı. Köprü ile batıya giden yollar arasında ulaştırma birlikleri görülüyordu. Bu tespitler Yunanlıların çekilmeye başladığını gösteriyordu.

8 Eylül 1921'de yapılan hava keşif sonuçlarına göre; Çal Dağı'nda Ilıcaözü vadisine kadar giden yollarda hiçbir Yunan faaliyeti görülmüyordu. Çal Dağı'ndaki Yunan birlikleri azalmıştı. Sapanca'dan Sakarya'ya giden ve Ilıca vadisine paralel olarak uzanan yollun Sakarya yönünde, yürüyüş halinde kamyon kolları, topçu ve süvari birlikleriyle takviyeli bir piyade alayı düzensiz bir şekilde çekiliyordu. Kavuncu Köprüsü'ndeki tümen ağırlıklarını bırakıp çekilmeye başlamıştı. İnlerkatrancı - Kabat kuzeyinde Sakarya'yı geçen yol üzerinde yeni bir Yunan menzil hattı görülüyordu. Ayrıca İnlerkatrancı'ya doğru yürüyen muhtelif araba kolları olduğu tespit edilmişti.

Eski Polatlı, Şeyh Ali batısındaki Yunan kuvvetlerinde azalma olduğu, Beylikköprü'de uçak hangarları ve uçakların park yerinde bulunduğu, Beylikköprü yolunda ise geriye doğru çekilen kamyon trafiği dikkati çekmekteydi. Ala Hüseyinoğlu'ndaki yeşil hastane çadırları İnlerkatrancı'ya getirilmişti.

9 Eylül 1921'de alınan hava keşif sonuçlarını kıymetlendiren Batı Cephesi Komutanı düşmanın çekilmekte olduğunu değerlendirerek, 10 Eylül günü başlamak üzere birliklerine 9 Eylül 1921'de taarruz emri verdi.

10 Eylül 1921 günü Türk birlikleri karşı taarruza geçerken, cephe uçak bölüğüne Beylikköprü, Sazılar, Kavuncu Köprüsü, Yeni Mehmetli, Polatlı bölgesinin havadan keşfi emredildi. Bu emir üzerine 10 Eylül günü saat 11.00'da bir hava keşfi yapıldı. Beylikköprü, Sazılar yolunda araçlar ve küçük piyade birlikleri yürüyüş halindeydi. Sazılar istasyonunda muhtelif sınıflardan Yunan birlikleri toplanmıştı. Ordugâhları düzensiz bir durumdaydı. Beylikköyrü - Demirciköy yolunda düşman faaliyeti yoktu. Kavunca batısında bir Yunan tümeni bulunmakta, bir tümen Sivri'den Kavuncu'ya, bir alay da Karakuyu'dan Toydemir'e doğru yürümekteydi. Yıldız - Kavuncu Köprüsü arasında 12 topu olan bir topçu birliği yürüyüş halindeydi. Sarı Halil kuzeyinde toplanan bir tümen daha vardı. Düşmanın kesin olarak çekilmekte olduğu, Beylikköprü Hava Meydanı'nda bir hangar ve 10 Yunan uçağı tespit edilmişti. Hangar ve uçak miktarındaki azalma da düşmanın kesin olarak çekildiğini gösteriyordu.

Raporu okuyan Batı Cephesi Komutanı da Yunanlıların geri çekildiğine karar verdi ve İsmet (İNÖNÜ) imzasıyla 41 numaralı cephe emri yayınlandı. Bu emir özet olarak şöyleydi:

"Sabahtan beri cephede yapılan taarruz olumlu gelişmektedir, düşman sarsılmıştır. Saat 11.00'da yapılan hava keşfine göre; cepheden Kavuncu köprüsüne ve Sakarya batısından geriye doğru çekilen yürüyüş halinde düşman birlikleri görülmüştür. Düşmanın geri çekildiği gerçektir. Karadağ taarruzu için 57 nci Tümen Birleşik Kolordu emrine gönderilmiştir. Ordu bütün cephede 10 Eylül'de ismi verilen taarruz hedeflerini muhakkak ele geçirecektir. Taarruza şiddetle devam edilmelidir. Karşımızdaki düşman kuvvetlerini kati olarak ezmek, bütün seferi kati neticeye erdirecektir. Bu emrin bütün Komutan ve erlere bildirilmesi."

 

10 Eylül 1921, İSMET

12 Eylül 1921 sabahı yapılan hava keşfine göre; Sapanca ile Sağlıca arasında üç düşman tümeni gayri muntazam şekilde çekilmekteydi. Kavuncu Köprüsü batısında piyade birlikleri ve büyük ağırlıklar görülmüştü. Çal Dağı ile Yeni Mehmetli arasında piyade taburları batıya doğru yürüyüşe geçmişti. Beylikköprü'nün bir kilometre güneyinde Sakarya Nehri üzerinde kurulan köprüden bir alay batıya geçmekte ve iki alay da nehrin batısında istirahat etmekteydi. Beylikköprü İstasyonu'nda bir piyade alayı ordugâhı görülmüştü.

Uçuşlar sırasında bir Türk av uçağının rastladığı bir Yunan uçağını savaş için zorlamasına rağmen Yunan uçağı uzaklaşarak kurtulmuştu. Keşif uçuşu sonunda Yunan uçağı ile karşılaşan diğer Türk uçağı da yeterli yakıtı olmadığından takipten vazgeçmişti.

12 Eylül 1921'de hava, kara keşifleriyle düşmanın çekilmekte olduğuna tamamen kanaat getirilmiş ve Batı Cephesi Komutanlığı tarafından verilen 43 sayılı emirde düşman çekilmesinin önlenmesi istenmişti.

13 Eylül 1921 günü yapılan hava keşfi Yunan birliklerinin Sakarya Nehri'nin her iki kıyısından çekildiğini gösteriyordu. Sakarya Nehri üzerindeki köprüler ile köylerin yandığı görülüyordu. Yunanlılar, çok iyi hazırlandıkları ve bir askeri maharet olarak gösterdikleri sahaya çekilmeleri, daha hazırlık ve girişim safhasında iken keşfedilmiş, keşif sonuçlarına ait raporlar zamanında Batı Cephesi Komutanlığına verilmişti.

14 Eylül 1921'den itibaren Eskişehir, Sivrihisar, Seyitgazi ve Afyon genel yönünde çekilen Yunan birliklerinin durumunun izlenmesi için verilen emre uygun olarak Malıköy meydanında bulunan Cephe Uçak Bölüğü 13 sorti daha yapmıştı.

 

(h) Takip Safhasında Hava Harekâtı Ve Faaliyetleri:

15-19 Eylül 1921 Günü Yunanlıların Durumu

Sivrihisar - Sarıköy arasında dört tümenden fazla Yunan birliği konaklamıştı. Bu bölgede çok sayıda kamyon dikkati çekiyordu. Mihalıçcık Köprüsü'nün güneyindeki sırtlarda iki-üç tümenlik Yunan kuvveti dört grup halinde konaklamıştı. Sarıköy'de kamyon ve otomobil kolları bulunuyordu. 30–40 vagonlu bir tren de Eskişehir'e doğru hareket halinde idi. Biçer - Sarıköy arasındaki Sazak Yaylası'nın kuzey ve güney sırtlarında iki Yunan piyade ve süvari alayı vardı. Yunan birliklerine uçaklarla bomba taarruzu yapılmıştı.

26 Eylül 1921 günü Cephe Uçak Bölüğü Sarıköy meydanına intikal etti. Bu meydandan 12 keşif uçuşu daha yaparak Eskişehir, Seyitgazi ve Afyon bölgelerini keşfetti.

27 Eylül 1921 günü Breguet–14 B-II tipi Fransız yapısı bir Yunan uçağı Sarıköy meydanına mecburi iniş yapmıştı. Sağlam olan uçağın mürettebatı esir alınmıştı. Esir alınan mürettebatın hayatta olduklarını belirten mektup aynı gün yapılan bir uçuşla kendi karargâhlarına atılmıştı. Uçak Yunanlılara karşı kullanılmak üzere Cephe Uçak Bölüğüne gönderildi. Bu uçağa Sakarya adı verilmiş ve uzun süre 2 nci Uçak Bölüğünde hizmet görmüştü.

Sakarya Uçağı

30 Eylül 1921'de yapılan hava keşfinde; Ağapınar civarında iki süvari bölüğü, istasyonun bir kilometre güneyindeki sırtlarda iki topçu bataryası, İnşehir güneyinde bir piyade taburu ile, civarında süvari birlikleri, Hayriye'nin güneyinde üç süvari alayı, Türkmen Süleyman köyünde 100 çadırlık bir ordugah tespit edilmişti. Çukurdağ ve Kırgızdağ'daki Yunan tümenleri yerlerinde duruyordu. Hamidiye batısında evvelce görülen iki tümen de yerlerini muhafaza ediyordu. Bu bölgede çok sayıda mekkâre bulunduğu dikkati çekmişti. Eskişehir, Seyitgazi, Ağapınar bölgesinde Yunanlıların üç piyade tümeni ile dört süvari alayı mevcut idi. Bu kuvvetlere uçaklardan bomba atılmış ve makineli tüfekle taarruzlar yapılmıştı. Sakarya Savaşı'nda Yunan havacıları gerek taarruzdan önce, gerek sonra, keşif, av ve bombardıman uçaklarıyla oldukça yoğun faaliyet göstermişlerdi. Ancak faaliyetleri kudretleri ve imkânlarıyla orantılı değildi. Anılan uçaklar Türk mevzilerinin gerilerinde pek az görüldüler. Türk uçaklarıyla en az üç defa karşılaştıkları halde savaşı kabul etmeyerek geri dönmüşlerdi.

21 Ekim 1921'de Cephe Uçak Bölüğü Sivrihisar batısındaki Akviran köyünün yanında hazırlanan yeni bir meydana nakledildi.

14 Kasım 1921'de Sivil Pilot Vecihi ve Rasıt Üsteğmen Hasan Basri ile birlikte Afyon'daki Yunan uçak meydanını bombalamış, dönüşte bir Yunan uçağı ile karşılaşmışlar, kısa bir çarpışma sonucu Yunan uçağı kaçmıştı. Bu dönemde yapılan uçuşlara Pilot Yüzbaşı Yahya ve Sivil Pilot Zeki de katılmıştı. 15 Kasım'a kadar Eskişehir, Seyitgazi, Afyon bölgelerinde altı keşif görevi yapılarak, Yunan birliklerinin durumu ve mevzileri hakkında bilgi toplanmıştı.

30 Kasım 1921'de Bölük Akviran'dan Akşehir'in Maarif köyündeki yeni meydanına geçti. Burada onarılan uçaklarla takviye edilen hava birlikleri gün geçtikçe güçlendi ve önemli yeni görevler için hazırlandı. Yılsonuna doğru Vecihi (HÜRKUŞ) Antalya'ya inen bir İtalyan uçağını bölüğe getirmek için Antalya'ya gitmişti.

 

(19) 1921 Yılında Türk Hava Kuvvetleri'nde Bakım Ve Onarım:

Eskişehir Demiryolları, Tayyare Tamirhanesi

Doğu'daki harekât durduğu için, buradaki 15 nci Uçak Bölüğü'nün kadroları muhafaza edilerek, uçucuları Batı Cephesi'ne gönderilmişti. Elazığ'daki uçakların da Haziran 1921'de Batı'ya nakli emredilmiş, bölüğün kadroları Cezire Komutanlığı emrinde kalmıştı. Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğüne Binbaşı Abdüllatif (CELASUN), refakat subaylığına Üsteğmen İhsan (ORGUN) atanmıştı. Genel Müdürlük 1 Şubat 1921'den itibaren Eskişehir'de göreve başlamıştı.

Üsteğmen İhsan Orgun

 

(a) Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü'nün Doğu'ya İntikali:

Eskişehir'in Yunan tehdidi altında olduğu kabul edilerek, Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü, Uçak Tamir Fabrikası ve malzeme deposu, 1921 yılı Mayıs ayının ilk haftasında Polatlı'ya taşınmıştı.

Kütahya-Eskişehir savaşları başlayınca, teşkilatın ana ağırlıkları tren ile Ankara'ya nakledildi. Bugünkü Fen Fakültesi, Gazi Eğitim Enstitüsü ve Makine Kimya Endüstrisi Genel Müdürlüğü'nün bulunduğu bölgedeki iki bina uçak tamir atölyesi olarak düzenlendi ve aynı sahada (bugünkü Tandoğan Meydanı civarı) küçük bir hava meydanı kuruldu. Bu saha 1932 yılına kadar Ankara'nın hava meydanı olarak kullanılmıştı.

Sakarya Savaşı'nın kritik günleri olan 3 Eylül 1921'de Ankara doğusunda Keskin, Yozgat, Köprüköy ve Kalecik'te hava meydanı hazırlanması için gerekli etüt ve incelemelerin yapılması konusunda Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğüne emir verilmişti. Bu inceleme 10 Eylül'de sonuçlanmış, ancak Sakarya'da elde edilen zafer sonucu taşınmaya gerek kalmamıştı. Batı Cephesi Komutanlığı karargâhını Akşehir'de kurunca, Konya'daki meydan ve eski tamir tesislerinden faydalanmak amacıyla Genel Müdürlük Kasım 1921'de Ankara'dan Konya'ya taşındı. Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğünün teşkilatı kurulurken, uçak istasyonu sayısı bire indirilmişti. Böylece Erzincan İstasyonu kaldırılmıştı.

 

(b) Mevcut Uçakların Durumları:

1 nci ve 2 nci Uçak Bölüğünde uçar durumda ikişer uçak bulunduğundan Elazığ'daki hurda uçaklar da takviye amacıyla batıya getirilmişti. Bu uçaklardan biri Albatros D-III keşif, biri Halberstad D-V av uçağı idi. Uçakların yalnız gövdeleri mevcuttu. Albatros D-III 30 Mart 1921 tarihinde Astsubay Halil tarafından kırılmıştı. Faal hale getirilen bu eski uçakların Ankara'ya kadar uçarak gelmesi için Sivas ve Kayseri'de ara iniş meydanı ve benzin ikmali yapması gerekiyordu. Fakat bu mümkün değildi.

Bu yüzden Elazığ'da öküz ve manda arabalarına yüklenen uçaklar ve işe yarayan malzemeler 24 Ağustos 1921'de 26 arabaya yüklenerek kara yoluyla yola çıkarıldı. 5 Eylül 1921'de Sivas'a vardı. Bu sırada Elazığ'daki birliğin diğer ağırlıkları Malatya'ya gelmişti.

Bu uçak ve malzemeler 29 Eylül 1921'de Ankara'ya geldi. Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü Kasım ayında da diğer birliklerle birlikte Konya'ya intikal etti. Elazığ'daki birlik malzemeleri Konya'ya getirilince, Elazığ hava birliği lağvedildi. Rasıt ve uçucuları 2 nci Uçak Bölüğü ve Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü emrine verildi.

Kars'taki 15 nci Uçak Bölüğü pilotlarından Basri (ALEV) ve Halim de (CANKO) Batı Cephesi'nde görevlendirilmiş ve 1920 yılı sonunda bölüklerine katılmışlardı. 15 nci Uçak Bölüğü'ndeki yıpranmış olan eski uçakların uçarak getirilmesi mümkün değildi.

Türk Hava Kuvvetleri'nin sıkıntılarını ve malzeme yokluğunu öğrenen büyük vatansever Erzurumlu tüccar Nafiz Bey, örnek bir hareketle önce iki ve daha sonra iki uçak daha satın alarak bu dört uçağı Millî ordunun Hava Kuvvetlerine hediye etti. Nafiz Bey'in Türk Kurtuluş tarihinde hürmetle anılacak bir yeri vardır. Bu uçaklardan ilk ikisi 1920 yılı sonunda İtalya'dan alınan Fiat tipi kullanılmış uçaklardı. Uçaklardan biri İtalyan şilebiyle Karadeniz'in İnebolu limanına gizlice getirilmişti. Uçağın Ankara'ya uçarak gönderilmesi istendiğinden 12 Aralık 1920 günü İnebolu'dan havalanan uçak, motor arızası sonucu Devrekâni’ye mecburi iniş yaptı ve ciddi şekilde hasara uğradı. İki ay sonra gemiyle İnebolu'ya gönderilen tamir malzemesi ve yedek parçalar uçak ile birlikte Polatlı'ya kara yoluyla sevk edildi. Kısa zamanda onarımı biten uçak 1921 yılı Haziran başında uçuşa hazır olarak 1 nci Uçak Bölüğü'ne verildi. İkinci uçak İstanbul'dan İnebolu'ya gizlice bir İtalyan pilotu tarafından uçurularak getirildi. İnebolu'dan kalkan uçak Bolu'da hazırlanan bir alana iniş yaptı. Havaların uçuşa müsait olmaması nedeniyle uçak Bolu'da 10 gün bekledi. 10 gün sonra yapılan bir gösteri uçuşunda iniş takımı ve kanat uçları hasara uğradı. 15 gün içinde hasar tamir edildi ve Bolu'dan havalanan uçak Eskişehir'e getirildi. O tarihlerde yurt dışında uçak tedariki mümkün değildi. Uçak satıcıları İstanbul üzerinden, Anadolu ve daha sonra doğuya İran'a seyahat planladıklarını belirtip İstanbul'a geliyorlar, doğuya doğru uçuşla satın alanın istediği yere mecburi iniş bahanesiyle inip uçağı teslim ediyor ve sonra yurtlarına geri dönüyorlardı. Erzurumlu Nafiz Bey - 2 uçağını tedarikte bu yol kullanılmıştı. Bu iki uçağa "Erzurumlu Nafiz-1" ve "Erzurumlu Nafiz-2" isimleri verilmişti.

Nafiz Bey

1921 yılı içinde çok iyi durumda bulunan iki Yunan uçağı Türk havacılarının eline geçti ve derhal uçaklar Türk kokartlarıyla bezenip savaşa katıldılar. De Havilland–9 ve Breguet–14 tipindeki bu iki Yunan uçağı yollarını şaşırıp Türk bölgesine inmiş ve mürettebatı tarafından tahrip edilemeden ele geçirilmişti. De Havilland–9, Yunanistan'dan İzmir'e gelirken yolunu şaşırıp Kuşadası'na inmişti. Mahalli Jandarma ve Milisler uçağa el koydu. Ancak İtalyanlar uçağı geri isteyince mürettebat geri verildi. Uçak, 9 Ağustos 1921'de derhal Muğla'ya gönderildi.

İnönü, Eskişehir, Kütahya ve Sakarya Savaşları boyunca Türk Hava Kuvvetlerinde toplam 9–10 uçak bulunmuştu. Eski uçaklardan dört - beş tanesi faal durumdaydı. Hamiyetli bir vatandaş olan Erzurumlu tüccar Nafiz'in hediye ettiği iki uçak ve düşmandan ganimet olarak alınan iki uçak, Kara Kuvvetlerinin desteklenmesinde ve keşif amacıyla kullanıldı. Savaşlar sırasında faal tutulabilen iki ve üç uçaktan faydalanılmıştı.

 

(c) Hava Meteoroloji Hizmetlerinin Yeniden Düzenlenmesi:

Sevr Anlaşması gereğince bu teşkilat dağıtılırken araç ve gereçlerin Bayındırlık ve Eğitim Bakanlıklarına devredileceği belirtilmişti. Hava Kuvvetleri güçlendikçe Meteoroloji Teşkilatının yeniden düzenlenmesi gerekli görüldü. Evvelce ilgili Bakanlıklara verilen araç ve gereçler, 14 Ağustos 1921 tarihli bir emirle Hava Kuvvetleri Genel Müdürlüğü emrine verilerek Konya'ya sevk edildi.

Rasıt Yüzbaşı Ali Rıza (GİRİT) ve eski Deniz Havacılarından oluşan teşkilat, eldeki derme çatma araçlarla faaliyetlerini yürütmeye çalışıyordu.

 

(d) Deniz Uçak Teşkilatı (1921):

Kurtuluş Savaşı başlarken başta Deniz Pilot Yüzbaşı Savmi olmak üzere iki güverte, iki makine Deniz teğmeni Hava sınıfında göreve talip oldu. Fakat Anadolu'da deniz uçağı bulunmadığı için çoğu başka görevlere atandı, bir kısmı da Hava Kuvvetlerinde görevlendirildi. Yunan savaş gemileri, sahili ablukaya almak amacıyla Akdeniz ve Karadeniz'de devriye gezmeye başlamıştı. Denizde karşılaştıkları gemileri çevirip kontrol ediyor ve bir kısmına el koyuyorlardı. Bu durum Türk Milleti'nde tepki yaratıyordu. Bu nedenle Osmanlı Deniz Kuvvetleri'nin Haliç ambarlarına depo edilen Birinci Dünya Savaşı'ndan kalma Alman yapısı deniz uçaklarının Anadolu'ya kaçırılmasına ve bunların kıyılarda üslenerek Yunan savaş gemilerine karşı kullanılmasına Genelkurmay Başkanlığı tarafından karar verildi. 23 Mart 1920'de, İstanbul'daki gizli teşkilat olan Felah Grubu'na da bu konuda gerekli emirler verildi. Millî Savunma Bakanlığı da Amasra ve Fethiye'de "Deniz Uçak İstasyonu" adı ile Deniz - Hava Uçak Bölüklerinin teşkilat ve kadrolarını hazırladı. Haliç'teki ambarlardan alınan beş eski Gotha uçağı ve malzemeleri sandıklar içinde düşman gemilerinin kontrolünden sızarak gizlice önce İnebolu'ya sonra 20 Aralık 1920'de Amasra'ya kaçırıldı.

Amasra'ya getirilen beş adet deniz uçağı bakımsızlık nedeniyle çok kötü durumdaydı. İlk uçak tamir edilerek, 1921 yılı Haziran ayı sonlarında faal edilebildi. Anadolu'daki Deniz havacılarının bir kısmı Amasra İstasyonu'nda görevlendirildi. Bölük Komutanlığına Deniz Pilot Yüzbaşı Savmi (UÇAN) atandı. 6 Kasım 1921'de üç uçak faal edilmişti. Fethiye İstasyonu kadro olarak kurulmuş olmasına rağmen, uçak yokluğundan faaliyet gösterememişti.

 

(e) Batı Cephesi'ndeki Hava Birliklerinin Personel Ve Uçak Durumu:

 

1 nci Uçak Bölüğü:

   
 

Yeri:

 

Eskişehir (Ocak-Mart)

 

Eskişehir/Muttalip (Nisan)

 

Kütahya (Haziran)

 

İnönü (Çok kısa süre)

   
 

Bölük Komutanı:

 

Rasıt Yüzbaşı Muhsin (ALPAGOT)

 

Pilot Yüzbaşı Fazıl

   
 

Pilotlar:

 

Sivil Behçet

 

Sivil Vecihi(HÜRKUŞ)

 

Sivil Fehmi (BURSA)

 

Üsteğmen Fehmi (YEMEN) (15 Mart'ta şehit oldu)

 

Teğmen Halil (ZİVER)

   
 

Rasıtlar:

 

Yüzbaşı Yusuf Kenan

 

Teğmen Sıtkı (TANMAN)

   
 

Uçaklar:

 

1 adet AEG C-IV / Keşif

 

1 adet DFW C-IV / Keşif

 

2 adet FİAT SCA-7 B-1 / Keşif (Erzurumlu Nafiz - 1 / 2)

   
   
 

2 nci Uçak Bölüğü:

   
 

Yeri:

 

Afyon-Kütahya-Eskişehir (Temmuz)

 

Polatlı-Malıköy (Ağustos)

 

Sarıköy (Eylül)

 

Kıran (Ekim)

 

Maarif Köyü/Akşehir (30 Kasım 1921)

   
 

Bölük Komutanı:

 

Pilot Yüzbaşı Fazıl

   
 

Pilotlar:

 

Asteğmen Halil (ZİVER)

 

Sivil Behçet (15 Ağustos'ta şehit oldu)

 

Sivil Vecihi (HÜRKUŞ)

 

Sivil Hayrettin

 

Sivil Basri (ALEV)

 

Sivil Halim (CANKO)

 

Dz.Plt.Yzb.Yahya (Yıl sonunda katıldı)

 

Svl.Plt.Zeki (Yıl sonunda katıldı)

   
 

Rasıtlar:

 

Yüzbaşı M. Nuri

 

Yüzbaşı Hüseyin Hüsnü (BİLGE)

 

Üsteğmen Süleyman Sırrı (15 Ağustos'ta şehit oldu)

 

Teğmen Bahattin

 

Üsteğmen Basri (BİLGİN)

 

Teğmen Sıtkı (TANMAN)

 

Teğmen Avni (OKAR)

 

Teğmen Hamdi (ÇAYPINAR)

   
 

Makinistler:

 

Baş Makinist Eşref (KOÇMAN)

 

Baş Makinist Mehmet Ruhi (APA)

   
 

Uçaklar:

 

Albatros D-III / Av (Adı İzmir)

 

De Havilland D-9 / Keşif (Ganimet olarak alındı)

   
   
 

Cephe Uçak Bölüğü Uçakları:  

 

Fiat SCA–7 Bl (Erzurum'lu Nafiz–1 15 Ağustos'ta düştü)

 

(Erzurumlu Nafiz–2 14 Ağustos'ta düştü)

 

De Havillant D–9 / Keşif (İsmet, 19 Ağustos'ta hizmete girdi, Yunanlılardan ganimet alındı)

 

Albatros D-III / Av (İzmir)

 

Breguet–14 2B (Sakarya, 26 Eylül'de Yunanlılardan ganimet alındı)

 

(20) 1921 Yılında Yunan Hava Kuvvetleri:

İzmir, Gaziemir ve Seydiköy'deki Yunan uçak birlikleri yapılan takviyelerle faaliyetlerine devam ediyordu. Yunan hava birlikleri şu şekilde görevlendirilmişti.

Uşak'ta 1 nci Kolordu emrinde B (2 nci) Uçak Taburu ve D Deniz Hava Birliği; Güney bölgelerinde, Bursa'da 3 ncü Kolordu emrindeki C (3 ncü) Taburu, kuzey bölgelerinde, Yunanistan'da tutulan A (1 nci) Taburu ve eğitim birlikleri yedek olarak görevlendirilmişti. Taburlar iki bölükten ve her bir bölük beş veya altı Breguet–14 tipi uçaktan meydana gelmişti.

Deniz Müfrezesi iki gruba ayrılmıştı. Biri Gaziemir'de, diğeri Uşak'ta üslenmişti. Grupta De Havilland DH–9 tipi bombardıman uçakları bulunuyordu. İşgal süresince Yunan hava birlikleri, kara birliklerine başarılı bir şekilde yardımcı olmuştu. Bilhassa Eskişehir cephesindeki birlikleri çok başarılıydı. Yunan havacılık tarihini inceleyen İngiliz yazarına göre; Yunan Ordu Komutanlığı Yunan hava gücünün potansiyel ve kabiliyeti konusunda anlayışlı davranmıyordu. Sakarya Savaşı boyunca komuta heyetiyle havacılar arasında anlaşmazlık sürüyordu. Hatta General Papulas'la Yunan Deniz Hava Birliği Komutanı Yarbay P. Bubules arasında kavga çıkmış ve hava birlikleri harekâta katılmayı reddetmişti.

 

(21) Güney Cephesi:

6 Aralık 1918 tarihinden itibaren Fransızlar Adana'nın kuzey batısındaki Toros geçidinden Fırat nehrinin doğusuna kadar olan bölgeyi işgal etmişti. Millî Kuvvetler ve düzenli ordu müfrezeleri, Ermeni milislerle takviye edilen Fransız birliklerine karşı savaşmış, işgal kuvvetlerini yurttan atmıştı. Bu sırada Fransızlar Suriye'deki isyanları da bastırmakla meşguldü. Yeni takviye kuvvetleri getirmeleri de imkânsızdı. Çünkü Fransız halkı savaştan bıkmıştı. Sömürge askerlerin (bilhassa Müslüman askerleri) kullanmak da tehlike arz ediyordu. Fransızlar, istediklerini elde edemediği için, politik bakımdan, İngilizlere de kırgındı. Fransızlar askeri ve politik nedenlerle Ankara Hükümeti ile barış imkânı arıyordu. Sakarya zaferi "Ankara İtirafnamesi" olarak tanınan bir Barış Anlaşması imzalandı. Anlaşma sonrası Fransızlardan bezden yapılmış hangarları ile birlikte 10 adet Breguet–14 A–2 iki kişilik keşif uçakları alındı.

Anlaşma gereğince Fransız kuvvetleri Adana bölgesinden çekildi. Bu anlaşma üzerine Fransızların karşısındaki Türk Kuvvetleri serbest kaldığından Batı Cephesi'ne sevk edilmişti.

 

(22) Yüzbaşı Fazıl'ın Hastanede Binbaşı Salim'i (İLKUÇAN) Ziyareti:

Bu tarihlerde idi. Sakarya Savaşı yaralıları ile dolu bir Ankara hastanesinde genç bir pilot Yüzbaşı, Haymana civarında yaralanan topçu alay komutanı arkadaşını arıyordu. Bu topçu İstanbul - Kahire Hava Kahramanı Binbaşı Salim (İLKUÇAN), ziyaretçisi de Yüzbaşı Fazıl idi.Binbaşı Salim Rusya'da geçirdiği uzun esaret yıllarından sonra yurda dönünce eski sınıfı olan topçuluğa geçmiş, Sakarya Cephesi'ne koşmuş ve orada yaralanmıştı. Salim eski arkadaşının neşesiz olduğunu ve bir şeye sıkıldığını hissetti. Nitekim biraz sonra, Fazıl cebinden bir kâğıt çıkararak okuması için Salim'e uzattı. Bu kâğıt Akşehir'deki hatlarımıza bir düşman uçağı tarafından atılmıştı. Üzerinde Aeroplanes "Helenikos Todoros" başlığı olup arkasında "Çoktan beri görüşemiyoruz. Vereceğimiz çay ziyafeti için şimdiden kendinize bir yer seçiniz."

Kağıdı okuyan Salim; "Hastaneden çıkar çıkmaz bu davete beraberce gideceğiz, olma mı Fazıl? diye bağırdı. Gözleri dolu dolu olmuştu. Salim hastaneden üç aylık hava değişimi ile taburcu oldu. Ancak, Binbaşı Salim başvuruda bulunarak Hava Kuvvetlerine geçmiş ve Konya'daki uçak istasyon komutanlığına verilmişti.

Adana'yı boşaltın Fransızların Türklere bıraktıkları uçakları taşımak üzere seçilen Fazıl, Yahya, Vecihi ve Hayri Hoca ilk dört uçağı Akşehir'e getirdiler. Yunanlılara karşı kullanabileceğimiz daha modern uçaklara sahip olmuştuk. Hemen eğitime ve atışlara başlandı. Hedef üzerinde tatmin edici isabetler kaydettikten sonra Mart 1922'de uçaklarına bindiler. Korkaklıkta ar ve zillet, ileri atılmakta şeref ve izzet vardır görüşünü benimsemişlerdi. Afyon'daki Yunan Hava Karargahına şu pusulayı attılar. "Davetinizi kabul ederek geldik. Sinan Paşa Çiftliği - Kütahya sırtlarında ve Afyon'un batı tarafında iki buçuk saat sizi bekleyeceğiz." Pilot Fazıl, Rasıt Salim pusulayı attıktan sonra düşman askerinin koşup aldıklarını da görmüşlerdi. Yeterince bekledikten sonra yine Afyon Karargâhı üzerine gelip alçaktan geçerek meydan okudular. Kalkıştan sonra üç saat 15 dakika geçmişti. Daha sonra meydanlarına döndüler.

Memnun ve müsterih idiler. Düşmana hadlerini bildirmişlerdi. Burada hemen akla Fazıl bu davete tek başına gidemez mi? idi sorusu geliyor. Salim'e konuyu açışında çok sevdiği arkadaşını, önce çok sevdiği havacılığa döndürmek ve üstün yeteneklerden memleketin yararlanmasını sağlamak için önceden hazırlandığı kanaati ağır basıyor. Nitekim Salim Konya'da uçuşlara ara vermiş pilotları Fransız uçakları ve İsmer adlı Fransız Asteğmen öğretmen ile uçurup bir buçuk ay içinde hazırlayıp uçuş birliklerine yolladı. Cemal, Fehmi, Maltepe'li Fehmi, Sadettin, Remzi, Kazım, Mükerrem, İsmail Zeki, İhya, Basri Hoca, Zeki, Halim Canko ve Bezmi adlı pilotları Hava Kuvvetlerine kazandırmıştı.

Sakarya Meydan Savaşı sonrası Yunan ordusu önceki mevzilerine çekildi ve derhal Afyon, Eskişehir hattını tahkime yöneldi. Müstahkem ve geçilmez bir savunma hattı yapmak istiyorlardı. Fakat Sakarya Savaşı'nda yenilen Yunan ordusunun morali fena halde bozulmuştu.

Müttefikler bu durumu dikkate alarak, Yunanlıları kurtarmak amacıyla anlaşma yapılması için arabulucuk teklifinde bulundular. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu hileyi sezdi ve bu teklifi geri çevirdi. Türk milleti Yunanlıları vatının Harim-i İsmetinde boğmak için gerekli hazırlıkları yapıyordu.