Ben Kimim

 
 
 

RF-4E KEŞİF UÇAĞIYLA UÇUŞUM

1'NCİ ANA JET ÜSSÜ, 113'NCÜ KEŞİF FİLOSU

ESKİŞEHİR, HAZİRAN 1983

 
İrfan SARP
Emekli Hava Pilot Tümgeneral
 

1982 yılı Ağustos ayında 1'nci Üs Komutanlığı görevine atandığımda, Üs'de iki F-4E muharip filo ve bir RF-4E keşif filosu konuşlanmıştı. Ben muharip F-4E uçağıyla belirli bir süre uçuş görevleri yaptıktan sonra RF-4E keşif uçağı ile de uçmak ve keşif görevlerinin özelliklerini tanımak istiyordum.

Önce merak edenler için F-4E'nin keşif modeli olan RF-4E uçaklarıyla ilgili kısa bir bilgi vereyim. Gövdesi, motoru, uçuş parametreleri ayni olan bu iki uçaktan, F-4E uçağının burun kompartımanında bulunan 20 mm.lik makineli topu çıkarılarak makineli topun kapladığı hacme kameralar yerleştirilmiş ve keşif modeli üretilmişti.

RF-4E keşif uçağı

1'nci Üs Komutanlığı görevine gelinceye kadar ben hiç keşif filosunda görev yapmamıştım. İşte şimdi bu keşif görevlerinin ne olduğunu öğrenmek için elime çok güzel bir fırsat geçmişti. Emrimdeki 113'ncü Keşif Filosu'nda RF-4E keşif uçaklarıyla uçup keşifçiliği öğrenmeliydim. Üs Komutanı olarak yaklaşık 10 ay kadar F-4E modeli muharip uçaklarla uçtuktan sonra, Üs'de geri kalan görevimi RF-4E keşif modeli uçaklarıyla yapmayı planladım.

RF-4E uçağıyla uçmadan önce, bu uçağın tanıtılması için o zamanki 113'ncü Filo Komutanı Kur.Bnb. Reşat Turgut ile beraber ayrıntılı bir planlama yaptık. Filoda bana verilen uzun brifinglerde, RF-4E uçağının üzerinde taşımış olduğu kameraların özellikleri, bu kameralarla yapılan değişik fotoğraf çekimi yöntemleri, kokpitin içinde kameralara kumanda eden düğme ve şalterlerin bulunduğu panel ve bunların kullanılması hakkında ayrıntılı bilgi verdiler. Diğer bütün idari işlemleri de tamamladıktan sonra RF-4E uçağıyla uçmak için hazır hale geldim.

İlk sorti Kurmay Binbaşı Reşat Turgut ile uçtuğum keşif görevimi bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk sorti uçuşumda, görev yaptığım 1'nci Üs karargah binasının fotoğrafını çekmeyi arzu etmiştim. Kalktıktan sonra uçuş kulesinden gerekli müsaadeyi alıp kuzey- güney istikametinde, alçak irtifadan 1'nci Üs karargah binasını karşılayarak Dicing yöntemiyle karargah binasının fotoğrafını çektim. Uçuştan indikten sonra filmin kasetinin uçaktan alınması, APID'e götürülmesi, banyo ve tap işlemleri için geçen içinde fotoğrafın nasıl çıkacağını merakla bekledim (APID'e gelen filmin banyo işlemleri 45 dakika kadar bir zaman alırdı). O günkü uçuşumda çektiğim fotoğraf filminin tap ve kurutma işlemleri tamamlandıktan sonra incelenmeye hazır hale getirilen fotoğrafa baktığımda, Üs karargah binası ile binanın önündeki çiçekli bahçe ve bahçe içinde yer alan Büyük Önderimiz ve Başkomutanımız Atatürk'ün büstü, ve Üs Komutanı makam odası net olarak görülüyordu. O gün ilk defa bir keşif uçağıyla çektiğim fotoğrafı incelerken, bir keşif pilotu olmanın büyük keyfini yaşadım.

Aşağıdaki fotoğrafta, 309 kuyruk numaralı RF-4E keşif uçağının ön kokpitinde Hv.Tuğgeneral İrfan Sarp, arka kokpitinde Kur.Bnb.Reşat Turgut, park yerinde uçuş öncesi kontrolleri yapılırken görülüyor.

RF-4E Keşif Uçağıyla çektirdiğim hatıra fotoğrafım.

NOT: Yukarıdaki fotoğrafta, uçağın Dicing kamerasının objektifi, radarın bulunduğu koyu renkli burun konisinin altında, dikdörtgen pencerenin iç tarafında görülmektedir. Sola Mail fotoğrafların çekildiği kamera, burun konisi ile merdiven arasındaki dikdörtgen camın arkasına yerleştirilmiştir. Sağa mail çekilen fotoğrafların objektifi ise bunun simetriğinde, sağ tarafta bulunmaktadır. Kanat altı dış paylonlara takılı görülenler 370 galonluk yakıt tanklarıdır. Sol kanat iç paylona takılı ALQ 119 Jamming Podu, sağ kanat altı iç paylona takılı olan ise, 25 librelik eğitim bomba atma aparatıdır.

Özet olarak, RF-4E uçağının burun kompartımanında, bir Dicing kamera ve ayrıca burnun altında bir dikey (şakuli) kamera, burnun sol ve sağ tarafında mail-yanlamasına iki kamera ve bir de IR (Infrared) kamerası bulunmaktadır. İstendiğinde ayrıca gövde altına LOROP (LOng-range Oblique Photographic) tabir edilen ve hedefin çok uzaklarından fotoğrafının çekilebilmesine imkan sağlayan bir kamera da yerleştirilebilmektedir.

1961-1964 yılları arasında Eskişehir'de Jet Eğitim Filosu'nda T-33 uçaklarında uçuş öğretmenliği yaptığım yıllarda, 114'ncü RF-84F Keşif Filosu, bizim filomuzun bulunduğu yere yakın bir yerde konuşlu bulunuyordu. Keşif filosunda görev yapan pilot arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde arkadaşlarımız, yaptıkları keşif görevleriyle ilgili aralarında konuşurlarken kullandıkları, kendilerine özgü "APID", "Dicing", "Mozaik", "Şakuli" ve "Sola Mail" gibi terimler dikkatimi çekerdi. Anlamlarının ne olduğunu merak ettiğim bu terimleri, filonun en iyi keşif pilotlarından biri olduğunu bildiğim yakın arkadaşım Güner Kurtuluş'a (E.Kur.Albay) sorup öğrenmiştim. Bu terimlerin ne anlama geldiğini, bu konuya yabancı olan okurlarım için birer cümleyle şöyle izah edeyim.

"APID" (Air Photography Intelligence Department), keşif filosunda uçağın fotoğraf çekimiyle ilgili filmlerin hazırlandığı, görev dönüşü ıslak filmlerin banyo edilip değerlendirildiği ve diğer bütün foto / keşif işlemlerin yapıldığı bölümdür.

Mozaik yöntemi ile fotoğraf çekimi, birkaç kilometre kare genişliğindeki bir sahanın, mesela bir hava meydanının, tamamı ve çevresinin, yüksek irtifadan, burun altındaki şakuli kamera ile şeritler halinde boyca %60 bindirmeli olarak üç boyutlu görüntüsünün elde edilmesidir.

Uçtuğum keşif sortilerinden birinde yukarıda izah ettiğim Mozaik yöntemiyle, yüksek irtifadan Sivrihisar meydanının Mozaik fotoğrafını çektim. Mozaik yöntemiyle yüksek irtifadan fotoğraf çekilirken uçağın kumandalarının çok hassas kullanılarak uçuş irtifasında en küçük bir değişiklik yapılmaması ve havacılık tabiriyle uçağın ip gibi uçurulması gerektiğini filoda bana öğretmişlerdi. Sivrihisar Meydanı üzerinde mozaik çekimine başlayınca bütün dikkatimi verip bunu uygulamaya çalıştım. Meydana inişimizden sonra APİD'de banyo ve tap edilip değerlendirmesi yapılan bu mozaik fotoğraftan filoda geçer not alınca çok sevindim.

Keşif fotoğrafçılığında Dicing yöntemi, alçak irtifadan hedefin üzerine süzülerek yaklaşıp, burnun alt kısmındaki dikey (şakuli) kamerayla hedefin fotoğrafının çekilmesidir. (NOT:Dicing kelimesi İngilizce dilinde, kumarda veya tavla gibi bir oyunda zar atmak anlamına gelmektedir. Silahı olmayan bir keşif uçağıyla hedefin üzerinden alçak irtifadan geçişle yapılan fotoğraf çekimi, kumar oynarken riske girmeye benzetildiği için, bu yöntemle yapılan fotoğraf çekimine "Dicing" denilmiştir.)

Burnun altındaki "Dicing" kamerayla çekilen fotoğraflar içinde benim çok ilginç bulduğum fotoğraflardan biri aşağıda görülmektedir. Hepimiz, uçakların aşağıdan, alttan, yanlardan çekilen binlerce fotoğrafını görmüşüzdür ama uçağın kokpitinin üstünü, gövde, kanat ve kuyruğunu yukardan gösteren aşağıdaki fotoğraf gibisini pek nadir görmüşüzdür.

Aşağıdaki fotoğrafı çeken RF-4E pilotu, önünde uçan RF-4E uçağının arka üst hizasından yaklaşmış ve öndeki uçakta bulunan pilot arkadaşlarına belki de telsizle "gülümseyin" demiş ve aşağıdaki ilginç fotoğraf ortaya çıkmış!

Bir RF-4E uçağının, diğer bir RF-4E uçağı tarafından, burun altındaki "Dicing" kamera kullanılarak çekilen fotoğrafı.

Sola Mail yöntemi, hedef bölgesindeki muhtemel uçaksavar ateşinin menziline girmeden, hedefin belli bir mesafe kadar uzağından yanlamasına uçarak, uçağın burnunun sol tarafındaki kamera ile hedefin fotoğrafının çekilmesidir.

Aşağıda, bir RF-4E uçağının sola mail kamerasıyla çekilen ve iki RF-4E keşif uçağının piste kolda iniş anını gösteren fotoğraf görülmektedir.

Bu sola mail fotoğrafı çeken keşif pilotunun fotoğrafı çekmek için bulunduğu yanca mesafesi, sürati ve irtifası ile fotoğrafı çekmek için kamera butonuna basışının zamanlaması o kadar mükemmel bir araya gelmiş ki bu ilginç fotoğraf elde edilmiş!

Fotoğrafı çeken keşif pilotu kadar, yakın kolda piste yaklaşarak pistin başına, ağ bariyerinin hemen önüne tekerlek koyan RF-4E keşif pilotlarını da yaptıkları bu güzel kolda iniş için tebrik etmek lazım!

Kolda iniş yapan iki RF-4E uçağının diğer bir RF-4E uçağı tarafından "sola mail" yöntemiyle çekilen fotoğrafı.

Keşif uçağı inişini yapıp park yerine geldikten sonra filmlerin kameranın kasetinden çıkarılıp filonun APID bölümüne getirilmesi, orada filmlerin banyo ve kurutma işlemlerinin tamamlanması esnasında pilot çektiği fotoğrafın nasıl çıktığını merakla bekliyor. Bu işlemler, uçağın yere inişini takiben oldukça uzun bir zaman alıyor.

Tabii benim anlattığım o zamanki kameralarla çekilen fotoğraflarla ilgili bir konu. Şimdi son teknolojiyle imal edilen digital kameralar kullanılıyor ve cep telefonlarından çekilen fotoğrafların anında telefonun ekranında görülmesi gibi, keşif uçaklarında kullanılan digital elektronik kameralarla da uzun işlemlere ihtiyaç duyulmadan çekilen fotoğraf anında görülüp kıymetlendirilmesi yapılabiliyor. Ayrıca havada çekilen digital fotoğraflar anında yerdeki harekat merkezine ulaştırılıp değerlendirilebiliyor.

RF-4E uçağının IR (Infrared) kamerasının özelliğini tanımak için bir gece uçuşunda seçeceğim bir yerin fotoğrafını çekmeyi planladım. Uçuşu planladığımız gece kalkışımız şimdi hatırlayamadığım bir sebepten çok geç bir saate kalmıştı. O uçuşta Balıkesir meydanının IR fotoğrafını çekmeyi planlamıştım. Gece oldukça geç bir saatte kalktıktan sonra Balıkesir meydanı üzerine geldim. Meydanın IR kamerasıyla fotoğrafını çektiğimde vakit gece yarısına yaklaşıyordu. Fotoğraf çekimi işlemini tamamladıktan sonra dönüp Eskişehir'e indim.

Keşif pilotluğunun heyecanlı bir tarafı da pilotun çektiği fotoğrafın nasıl çıktığını merak etmesi oluyor. Muharip filolarda pilotun atış sahasında yerdeki hedef panolarına makineli top atışı yaptıktan sonra panoda kaç delik açtığını öğrenmek için merakla beklemesi gibi, keşif pilotu da havada çektiği fotoğrafın nasıl çıktığını çok merak ediyor.

Balıkesir meydanı üzerinde gece uçuşunda çektiğim ve nasıl çıktığını çok merak ettiğim IR fotoğrafı ertesi gün filonun APID bölümüne gidip gördüm. Fotoğraf güzel çıkmıştı. Fotoğrafın üzerinde çekildiği tarihin, saat, dakika ve saniye olarak kaydedildiğini hatırlatayım.

Fotoğrafın güzel çıktığını görünce birden aklıma bir cinlik geldi. Fotoğrafı Balıkesir 9'ncu Üs Komutanı arkadaşım Tuğgeneral Baki Aydın'a göndermeliydim. Fotoğrafı Balıkesir'e göndermek üzere koyduğumuz zarfın içine yazığım notta sevgili Üs Komutanı arkadaşıma: "Haberiniz olsun, dün gece sizleri yataklarınızda uyur durumda yakaladım. İşte bu IR fotoğraf onun ispatıdır!" şeklinde esprili bir şeyler yazıp gönderdim. Ondan sonra Baki Aydın arkadaşımla ne zaman bir araya gelsek bu fotoğraf hikayesinden bahseder ve gülüşürdük.

Infrared (IR) kameralarla çekilen fotoğraflar hakkında okurlarımın bilgi sahibi olmaları için ilginç bulduğum bazı IR fotoğraflarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi Infrared kameralar, yerdeki cisim ve objelerin ısı farklılıklarını algılayan ve bu ısı farklılıklarının yarattığı objeleri farklı renk kodlarıyla bire bir kaydeden bir özelliğe sahiptir.

IR kamerayla çekilen ilginç bir fotoğraf örneği, 1979 yılında İstanbul Haydarpaşa açıklarında bir şileple çarpıştıktan sonra yanmaya başlayan ve 27 gün boyunca yanmaya devam eden ham petrol yüklü Romanya bandıralı Independenta tankerinin IR kamerayla çekilmiş aşağıdaki fotoğrafıdır. Böyle bir fotoğrafın üst makamlar tarafından istenmesinin sebebini şöyle hatırlıyorum. Tankerin yangını söndükten sonra bulunduğu noktada daha fazla durması sakıncalı görülmüş ve İzmit körfezinde açıkta bir yere çekilmesine ihtiyaç duyulmuştu. Tankerin yedeğe alınıp çekilmesi işleminden önce, içinde bölmeler halinde bulunan yakıt depolarından hangilerinin dolu, hangilerinin boş olduğu öğrenilmek istenmişti. İşte bu istek üzerine bir RF-4E keşif uçağı tarafından aşağıda görülen fotoğraf çekilip Foto Kıymetlendirme Subayı tarafından değerlendirilmesi yapıldıktan ve depoların içindeki yakıt durumları tespit edildikten sonra üst makamlara arz edilmişti.

Aşağıdaki fotoğrafta, tankerin yakıt depolarının içindeki yakıt miktarları, IR kameranın farklı ısıları farklı renk tonlarında göstermesiyle, fotoğrafta tespit edilebilmiştir.. Tankerin yakıt depolarından fotoğrafta açık beyaz renkle çıkan depolarının yakıt dolu olduğu; koyu renkle çıkan depolarının boş olduğu, gri renkle çıkan depolarının da yarı dolu olduğu değerlendirmişti.

IR kamerayla çekilmiş ilginç fotoğraf örneklerinden biri de, petrol rafinelerinden birinin gece şartlarında çekilmiş aşağıdaki fotoğrafıdır.

Rafinerinin IR kamerayla çekilen bu fotoğrafında da tankerin fotoğrafında olduğu gibi, renk farklılıklarıyla rafinerinin hangi depolarının dolu, hangilerinin boş ve hangilerinin yarı dolu olduğu görülüp değerlendirilebilmiştir.

Şimdi burada bir parantez açıp benim çok kısa süren keşifçilik tecrübemde aklımda kalan bir kaç önemli hususu sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ben muharip filolarda uçarken keşif pilotluğunun muharip pilotluğa göre çok daha kolay ve basit olduğunu sanırdım. Ancak, keşif uçağıyla uçmaya başlayınca kazın ayağının hiç de öyle olmadığını gördüm.

Foto keşif görevlerinin son derece ayrıntılı bir planlama gerektirdiğini, fotoğrafı çekilecek hedefin, hedef bölgesinin ve arazi engebelerinin, ışık durumu dahil, çok güzel bir analizinin yapılmasına ihtiyaç duyulduğu; çekilecek fotoğrafın temsili düşman arazisinde olduğu farz edilerek hedefe yaklaşma paterni ile yaklaşma sürati ve irtifasının çok iyi hesaplanması, kokpit içindeki kamera paneli üzerindeki düğme ve şalterlerin doğru kullanılması ve bunları kullanırken hiç bir hataya yer verilmemesi gibi şartlar bir araya getirildikten sonra ancak istenen kalite ve güzellikte bir fotoğraf çekiminin elde edilebileceğini tecrübemle öğrendim.

İşte benim 1'nci Üs Komutanlığım sırasında RF-4E keşif uçaklarında kısa bir süre görev yaptığım uçuşlarımın ilginç bulacağınızı düşündüğüm hikayesi böyle!